15 Kasım 2014 Cumartesi

Kulak

İyi geceler canım, umarım iyisindir. Mektubuma başlamadan önce, kalbin kadar temiz bu sayfayı bana ayırdığın için teşekkür ederim. Seni seveni sende sev.
Bugün sizlere kulaklardan bahsetmek istiyorum. Anam tamam kalıtımla alakalı bir problem olabilir, ama ya gerçekten bari fotoğraflarını doğru açıdan çek. Adam bir fotoğraf çekmiş, güneşi almış arkasına, kulaklar şeffaf, pembemsi, bizleri selamlıyor. Neden dalga geçiyorum çünkü kendiyle barışmasını istiyorum. Kulakların kepçe olabilir, ama onları öyle seveceksin. Kimse kulağın kepçe diye kulaklarından çekmicek senin. Arkadaşlar, her yerlerimizi sevelim lütfen. Nedendir yani, en düzgününün bile beğenmediği bi tarafları var. Bende beğenmiyorum açıkçası bir taraflarımı. Ay bunu aşmayı bilen varsa anlatabilir mi? Meditasyonlar mı yapmadım, yoga yapmaya çalışırken bacağıma kramplar mı girmedi, beğenmediğim yerlerle konuşmaya mı çalışmadım neler neler. Yok anam, olmayınca olmuyor. Ama gerçekten ben göbeğimle baya barışmıştım. O kadar barışmıştım ki ona ad verdim, bebeğimmiş gibi davrandım, dondurmalar mı yedirmedim, gece gece yemekler mi yemedim, nutella mı bitirmedim.. Sonra bi çatlak çıktı göbekte, o gün bugündür amk o göbeğin. Çocuğum değil artık, onu taşıyacağıma, bok taşıyaydım daha iyiydi. Orospu çocuğu tamam barıştık, o kadar büyü mü dedik. Sikik bilmiyo sanki doğamayacağını. Sandı ki birkaç ay sonra onu doğurcam. Büyüdü de büyüdü.
Boyum da öyle mesela. Yıllarca kısayım kısayım diye ağladım durdum. Boyumla da barıştım. onunla da bir mediteyşın seyansımızda karşılıklı oturduk tavla neyim attık. Amk ya, barışmayın bi yerinizle, millet giyiyo kışın uzun uzun çizmeler, biz giysek o bacak boyuyla, dize kadar bot, üstte tabi ki uzun, götü kapatacak boyda mont, 10-15 cm'lik yer kalıyo sadece. Yürüyen kıyafet oluyoruz. O ne öyle. Kısa botları da sağolsun ayakapçılar, "madem kısasınız, madem hayatın sillesini yemişiniz alın amk bunları giyin sizde, çirkinler, kezbanlar, rezil olun inş, ölün hepiniz" diye resmen uzun bot fazlalarıyla yapmışlar. Hep aynı model, hep aynı tarz. Renk desen nerede ilgi görmeyen bir uzun bot, çizme ne sikimse almışlar kesmişler üstten kısa bot diye giydiriyorlar bize. Ya her şeyi ben mi diyim, Türkiyedesin aq türkiye minyonun bile şişko senin, ne diye daracık yapıyon. Çorap oluyo o kısa bot bize. Bacak botla bütünleşiyo. abi bacak boyu uzun, güzel kızlar hep zayıf, onlarda bot gibi durduğu için seksi yine seksi.
Sense şişkosun, kısasın, haddini bil köpek, al giy şunları, kombinleyeme bi sik, rezil rezil gez.
Hayat bile bize şekil yapıyor. Sırf moralim bozuluyo diye instagram butiklerinin hepsini unf ettim. Standart beden mis gibi tişörtleri, kazakları koyuyo, buluyo zayıf birini giydiriyo, kıza büyük, salaş tabi, gözün dönüyo sipariş veriyorsun sende.
Bi geliyo amk kazağı, memelerin kenarları yırtacak az kaldı, kolunu az bişey bile kaldırsan göbek görünüyo, kollar sıkış sıkış, sonra veriyon zayıf ve seksi arkadaşına. Okula onu giyip geliyo, seksi seksi geziyo seninle. Sen güzel kızların yanında dolaştırdığı çirkin kızsın. En sevdikleri, ömrü hayatı boyunca yancısı ve yegane çöpçatanısın.
Yaarraakk öyle. Hiçte öyle değil.
Bir insanın fazlalıkları onu çirkin yapmaz arkadaşlar. Bunu aranızdaki şişman olarak söylemiyorum. Gerçekten bütün olay kişilikle alakalı. Hoş ama boş kızlara noluyo sanıyorsunuz? Kafası olan evleniyo da, ya öbürleri?
Hıhıhıhıhıhıh işleri bitince atılıyo onlar şdskfjgsdhkj
Konu kulaklardan buralara kadar geldi, yani ben saçmaladım sayın şişmanseverler. Gideyim de azıcık erkek düşüreyim ağıma. Ha bide hiçbir şişman, şişman şakası sevmez. Şişman şakası yapan toptur. :*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder