23 Mart 2013 Cumartesi

Geri gelemesem.

Binsem de gitsem eski bir otobüse.
Keşke ayaklarım kesilse,
Geri gelemesem.
Göremesem dönüş yolunu.
Kör olsam keşke,
Geri gelemesem.
Uzun patikalardan, sarımsı tarlalardan geçsem.
Varsam başka gizli dünyalara.
Keşke dilim kesilse konuşamasam,
Geri gelemesem.
İpeksi güllere dokunsam.
Keşke ellerim kesilse dokunamasam,
Geri gelemesem.
Yaşasam dilediğimce.
Keşke ruhumu alsalar özlemesem, 
Geri gelemesem.
Param bitse keşke.
Keşke bitse de kulaklarımı kessem.
Duyamasam otobüsümün geldiğini,
Geri gelemesem.

9 Mart 2013 Cumartesi

Gaddar ve kirli ruhun yolculuksuzluğu.

  ...
 ''Yeter!'' dedim en sonunda. Ağır konuştum. Sanırım bu onu biraz ağlatmıştır. Ağlatsın. Sonra teşekkür eder. Ben küçükken çok temizdim. Kendimi kirlenmiş hissediyorum. Beni bu kadar gaddar ve kötü yapan ne oldu? Ne oldu da ben böyle oldum?

  Anlatamıyorum, anlamıyorlar.
  Anlatsam bile anlamayacaklar.
  Çözülemeyen denklemler misali,
  Çözülmüyor, çözülemiyorum.
  Ya ben izin vermiyorum,
  Yada gerçekten çözemiyorlar.
  Sanırım bir hücrede kalmak istiyorum.
  Karanlık ve küçük.
  Ben kendimi çözsem ne fayda,
  Benim ruhum gitmiş uzaklara.
  Çok uzaklara,
  Ay'a..
  Balkona çıktım az evvel,
  Ay yoktu yükseklerde.
  Kendimi bulamıyordum gökyüzünde.
  Nice insanların çatısı kaybetmiş beni.
  Belki de on binleri.
  İçime dolsun istemiştim ay ışığı.
  Soğuk ve kuru.
  Olmamıştı yine.
  Yine kapalı kalmıştım fincanımın içinde.
  Kirpiklerim değerken tenime uzun ve soğuk,
  Göz bebeklerim küçülüyordu her adımda.
  Uzun bir yolculuğa çıkmıştım zamanında,
  Varıyordum şu an istasyona.
  Biniyordum trene,
  Sıcak ve nemli.
  Götürüyordu beni bilmediğim yerlere.
  Uyuyordum ardından, uyanmamak adına.
  Gözlerimi açıyordum sonra,
  Sessiz ve yalnız yatağımda.

Ne olur?

Güneş kararsızken daha doğmaya,
Çekip gitsem ne olur?
Uyandığında beni bulamasan,
Güneş doğsa ne olur?
Her sabah gördüğün yüzü,
Bir sabah göremezsen,
Ağlama sen ne olur.
Gece ile sabahın ince çizgisinde,
Kayboldum farzedelim.
O vakit sabah olsa ne olur?
Sabaha uyanamasam,
İnce çizgide kaybolsam.
Çizgi olmasa ne olur?
Bir ilkbahar sabahı, erikler çiçek açmış,
Baksan ağaca huzurlu.
Ben olmasam ne olur?

Hissetmek ve Aşk.

    Hissetmek denince aklınıza ne geliyor? Herhangi birinin ya da sevdiğiniz insanın size dokunması mı? Soğuğu hissetmek, karanlığı hissetmek, tenini hissetmek... Bazen dokunuruz. Herhangi birine. Yada sevdiğimiz kişiye. Ne hissederiz? Soğukluk mu? Aşk mı? Hissettiğimiz bize göre mi, ona göre mi değişiyor? Farz edelim ki dokundunuz sevdiğiniz insana. Buz gibi. Dışarıda kalmış, kanı çekilmiş kedi gibi. Bunu kendi üzerinize mi alınırsınız? Soğukluğundan dert mi yanarsınız? Ya da ısıtır mısınız?
  Uzaktan sevgiyi hissetmeye ne demeli? Öyle bir şey var mıdır gerçekten? Yoksa insanlar kendini mi kandırıyor? Aşk. Aşk dediğimiz, karşımızdaki insanı hissetmektir. Ona dokunmaktır. Uzaktan değil, yakından. Çünkü aşk; ne birkaç kelimeyle anlatılır, ne uzaktan hissedilir. Aşk, yanı başımızdadır.
  Belki bir kitaptır. Belki bir şarkı, belki sadece bir sestir. Hiç sese aşık oldunuz mu? Sese aşık olmakla, insana aşık olmak arasındaki farkı biliyor musunuz?
  Sese aşık olduğumuzda, onu parmaklarımızla hissetmemiz gerekmez. Ki bu herkesin bildiği aşk değildir. Tamamen aşkın çarpanlarından biridir. Onu duymanız, karnınızda kelebekler uçuşmasına yeterdir. Ha istersiniz tam karşınızda olmasını. Ama çok aramazsınız. Sesi olsa yeterdir. Ama gerçek, herkesin bildiği aşk.. Onu ben bile bilmiyorum. Ki inandığımda söylenemez. Kişilerin aşk anlayışı sadece tutkulu sevişmektir. Böyle midir sizce de aşk?
  Uzaklardan gelen bir mektup, gizliden koşan bakışlar, takip eden fısıltılar olmasın aşk?

8 Mart 2013 Cuma

Kötü ve Yorgun.

  Değinmek istediğim konu basit. Çok basit ve çok sevimli. Ayrıca çok kısa.
Özünde iyi, melek gibi fakat kendini kötü gösterenleri anlatmak istiyorum.
Etrafımda kendini güvenilmez, çok kötü ve insanları kullanıp atan tip olarak gösteren insanlar var. Olay sadece güçlü görünmek, kendilerine gelebilecek zararları engellemek.
Ama o öyle değil. Misal bi tanesi var. Tipe baksan, yaptığı işe baksan, hâl ve hareketlerine baksan, korkarsın yanına yanaşmazsın. ''Kullanıp atar, rezil eder adamı.'' dersin. Ben de öyle dedim. Bu yazıya başlayana kadar. Oturdum şarkısını dinledim. Halbuki defalarca dinlemiştim. Şimdi farkettim içindeki iyiliği. Belli önceden acı çektiği. İçinde masum bir çocuğun uyuduğunu, dikkatle bakarsanız siz de anlarsınız.
  Ama bunu ona karşı söyleyemem. Kimse istemez güçsüzlüğünü birilerinin yüzüne vurmasını. Ya da duruşunun sarsılmasını. Ama iyi olmak güçsüzlük değil ki. Keşke söyleyebilsem.
  İnsanlara baktığınız zaman içlerindeki iyiliği görmeye çalışın. Yok demeyin, illa ki vardır iyiliği. Her insanda vardır. Denge işaretini hatırlatırım en basitinden. Sadece bazı insanların iyilik katsayısı yüksek, bazıları ne olduğunu belli ediyor. Her iyi insanın içindede bir kötülük var tabi. Onu atlayamayız.
  Şarkı hala çalıyor. Yüz hatları ne kadar yorulduğunu belli ediyor. Keşke biri söylese ona.
Kıps.

Meselaa


  Bir şiir yazsam mesela.
  Herkes kendini bulsa.
  Dokununca sayfalara yumuşak,
  Hissetse kendinde tazeliği.
  Kimini ağlatsa mesela.
  Dökülünce sayfalara damla damla,
  Tadını hissetse dudaklarında.
  Kimini güldürse mesela.
  Tebessüm ederken yüzü,
  Fark etse kendini, mutluluğu.
  Uzansam mesela amaçsızca kumsala,
  Gece vakti.
  Baksam Ay'a, görsem, kaybolsam.
  Karanlığında ve aydınlığında.
  Daldırsam elimi kum tanelerinin arasına,
  Süzülse parmaklarımın arasında.
  Bir gemi yanaşsa sonra,
  Güneş doğmamışken hâlâ.
  Binsem, gitsem, bıraksam her şeyimi,
  Kum tanelerinin arasında.
  Başkaları hissettikçe kum tanelerini,
  Orada yaşasam, mutlu olsam.
  Gemi gitse uzaklara,
  Ay'a ulaşsak mesela.
  Yüzümüze gülüp selamlasa bizi,
  Karanlığıyla yaksa tenimizi.
  Güneş'ten çaldığı ışıklarıyla,
  Kör etse gözlerimizi.
  Karaya vursak aniden,
  Ben yine kendimle kalsam.
  Ağaçlardan keman yapıp çalsam..
  Bir şiir yazsam mesela.
  Herkes kendini bulsa.
  Dokununca sayfalara yumuşak,
  Hissetse kendinde tazeliği.
  Bir şiir okusam mesela.
  İçinde herkes olsa.
  Okuyunca ağlasam aylarca,
  Hissetsem kendimde bitmişliği.
  Birileri bulsa, hissetse beni,
  Beraber şiir yazsak mesela.
  Unutulmayınca sayfalar,
  Mutlu olsak beraber.
  Gurur duysak, sızlamasak,
  Kapkara ve karanlık toprağımızda.
  Unutulmamışçasına..