1 Ekim 2021 Cuma

İz bırakmak

 Merhaba.

Öyle bi içimden geldi, girip baktım buraya ne varmış diye. Size hep bi sıfatla hitap etmişim, bugün yapamadım. Bilemedim çünkü ne diyeceğimi. Uzun zaman olmuş baya. 

Yazılardan birinde şey demişim "ben bu hayatı çok seviyorum." 

Yıllar geçtikçe çok değişirim sanmıştım. Azıcık değişmişim, çok az. Duygularım düşüncelerim genellikle aynı kalmış. Hala aynı bokun laciverti olmaya devam. Ha aklınız kalmasın, hayatım da pek değişmemiş. Kaygılarım, krizlerim hala dimdik duruyor. Şu hayatta gördüğünüz en dik şey artık bu. Öbür dik şeyleri çıkarın aklınızdan hemen. 

Yazılarda hep şey demişim "hala kilo veremedim."

O kiloları verdim. Son zamanlarda birazcık aldım tabi. Yazmadığım o uzunca yıllarda birçok değişiklik oldu kaygılarım hariç. İnanır mısınız, o kadar yazmışım yazmışım; şişmansever bi koca buldum kendime. Kocam bunları okur mu bilmiyorum ama birkaç kilo almış olmak beni hayliyle üzüyor. Aklıma hep inanılmaz yalnız ve bitik olduğum yıllarım geliyor. Bu rahatsızlığımda şeyin de payı vardır illa ki "ayyy o kilolu halin neydi öyle yaaa" benzeri cümleler. Evet ben de eski fotoğraflarıma bakınca şimdiki gibi beğenmiyorum ama bu tarz cümleler duyunca çok kırılıyorum. Şişko çitmiyle şimdi ki çitmi aynı kişi. O zaman nasıl kırılgansam hala öyleyim. Onca yıl bana yalan söylenmiş gibi geliyor bu cümleleri duyduğumda. Bu da haliyle kırıyor birazcık. 

Neyse, kilo bu verilir. Şimdi yine etine dolgun biriyim. Covid geçirdikten sonra vücudum bi türlü toplanamadı. İdeal kiloya yine ulaşmıştım, ayağımda geçmeyen bi ağrı vardı. En son baktım her gün daha da ağrıyor, niye ağrıdığını bulmaya çalıştık doktorlarla. O hastane senin bu hastane benim, bir sürü testten sonra öğrendik ki romatizmam varmış. Spondiloartrit diye bi romatizmal hastalık. Asla geçmeyecek. Yıllar geçtikçe o da ilerleyecek. Üstelik hayatımın başlarındayım, yarım bir hayat yaşadım şimdiye kadar. Belli ki yorulacağım varmış, napalım. Velhasıl, romatizma için ilaç kullanmaya başlayınca bir ayda sekiz kilo aldım. Şu an ideal kilomdan sekiz kilo fazlayım belki on, bilemiyorum. Şimdilik alışamadım bu halime. Alışırım sanırım. Şimdilik ilaçları bırakmaya cesaret edemiyorum, hastalığı kabullenmiş de sayılmam aslına bakarsanız. Beybim olduğu zaman bir elimde beybimi diğerinde poşet taşıyabileyim diye kilo verip kick boks yapmaya başlamıştım. Kahverengi kuşağa kadar bile geldim. Sonra pandemi oldu salon kapandı, o oldu bu oldu derken şimdiki halime geldim. Bunlar da geçer. 

Size en son yazdığımda mezun olmaya çalışıyordum, şimdi de mezun olmaya çalışıyorum. O zamanlar lisanstan mezun olmaya çalışıyordum, şimdi yüksek lisanstan. Bir sonraki yazımı doktoradan mezun olmaya çalışırken yazarım muhtemelen. Umarım ki yıllardır üzerimde yük gibi olan, gittikçe ağırlaşan kaygılarımdan kurtulmuş olarak yazarım size. 

Bir yazımda size diğerlerinden bahsetmişim. Nemo filan var içinde. Biraz klişe oldu ama küçük kara balık olmaktan vazgeçemedim. Şimdi önümde yeni bir dönem var. Umuyorum ki dereleri aşıyorum, nehirleri arkamda bırakıyorum. Çok duygusalım şu an ya. Geriye dönüp bakınca bi değişik oldum. Arkadaşlarım değişti, hayattan beklentilerim değişmedi. Sevdiğim şeyler değişti, sevmediğim şeyler değişmedi. Hatta üstüne daha fazlaları eklendi. Param gün geçtikçe azaldı ama hangimizin azalmadı ki. Puding zammından size bahsederken bugün puding çoğu insan için lüks haline geldi. Çok çok daha zamlandı. Manitamla evlencez, ama nasıl evlencez bilmiyoz. Ama ben biliyorum, güzel bi evim olacak onunla birlikte. 

Aklıma geldikçe yeni paragrafa geçiyorum. Kendimle konuşuyor gibiyim şu an. Bir yazıda "artık eskisi kadar komik değilim." demişim. Şu an o zamandan bile daha az komiğim. Komikliğim için yazmışım ki "başıma gelen yarrak kürek olayları gülerek anlatıyorum millet bana bakıyor gülmeme gülüyor." Şimdilerde başıma gelen olayları da anlatmadığım için gülünecek bi şey olmuyor. Sessizlik çöktü üstüme uzun zaman önce. Canım konuşmak istemiyor. Yorum yapmak istemiyor. Kendimi kapana mı kıstırdım nedir, sana ne ve bana ne kalıplarını çok benimsedim sanırım. İnsanlar gitgide garipleşmeye başladı. Belki bu yüzden sessizleştim. Kendi başıma gelenleri anlatınca kullanırlarmış gibi geliyor artık. Genizime mısır kaçma anısını bana karşı nasıl kullanırlar diye düşünmüyorum tabi ki, ama genizime mısır kaçmıyor artık. Ya da kaçınca eğlenmiyorum. Korkuyorum ölür müyüm filan diye. Görüyorsunuz ki yıllar geçtikçe artık yarrak yarrak şeyler de kaygı olmaya başlamış bünyemde. Önceden ofansif mizah yapardım, şimdi o da yok. Twitter okulunda eğitildik. 

"Her şey dilde başlar."

"Bana ne demeyi öğrenin."

"Kadın dediğin şöyle böyledir." 

Gibi aklıma gelmeyen nice şeyler. Ne söylesek ucu birine dokunuyor, başın belaya giriyor. İnsanlardan oldukça sıkıldım. Hala daha bu ülke insanından nefret ediyorum. Binlerce sıkıntı, sıkıntılı insan. Mesela et seviyorsun ama yiyecek paran yok, insanlar sana kızıyor et sevdiğin için. Durduk yerde. 

Sikiyim hepinizi. 

Uzun zamandan sonra oturup bir şeyler yazmak çok zorladı beni. Baya paslanmışım. Umarım üzerimdeki pası atarım. Yıllar sonra okuması çok zevkli oluyormuş. İz bırakmaya devam edeyim uzayda. 

Herkesin en büyük gayesinin dünyaya iz bırakmak olması ne garip. 

by.