27 Haziran 2013 Perşembe

Gecelerde sigara.

Bilgisayar başında yalnızlığımla cebelleşiyordum. Konuşuyordum, sohbet ettiğim birkaç kişi vardı. Yine de yalnızdım işte. Kalbimin yavaş ritmi, ısrarla aynı şeyleri tekrarlıyordu:''Yalnızsın, anlatmıyor ve anlaşılmıyorsun.'' Bilgisayarı kapattım sonra. Biraz uykunun bana iyi geleceğinden emindim. Oysa birkaç saat önce kendi kendime söz vermiştim bu gece uyumayacağıma. Yarın okula gitmek istemiyordum. Saat geç olmuştu. Uyursam sabah kalkamayacağımı, bütün günümün berbat geçeceğini çok iyi biliyordum. Uyumamalıydım. Her zaman ki gibi sağ gözüm ağrıyordu. Ne zaman ağrı başlasa biliyordum gözümün ne mesaj verdiğini. "Uyumalısın."
Kirpiklerim yerinden çekilmişçesine ağrıyordu. Acı çektiriyordum kendime. Nefret etmiştim mazoşist huylarımdan.Karnım guruldadı sonra. Acıkmıştım. Ama bu saatte yemek yenmemesi gerektiğini çok iyi biliyordum. Fazla kilolarımdan yeni kurtulmaya başlamışken, tekrar o stresi yaşamamak için yatağıma uzandım. Bu gece hangi ayağımdaki çorabı çıkarmam konusunda tartışıyordum kendimle. Karar verdim en sonunda. Sol ayağımdaki çorabı çıkardım, yere fırlattım. Sabah annem kızacaktı bana, çok emindim.Ama bana kızması hoşuma gidiyordu.Bilerek yapıyorum çoğu zaman.
Kafamı yastığa koyduğum anda kafamdaki tokalar, rahatsız etti beni. Sabah 2 tane tel toka takmıştım, bonus kafama. Elimi kafama attım. Tokaları çıkarmaya başladım. 2 tane tel toka çıkarmıştım. Ama sonra 1 tane daha toka olduğunu fark etmiştim. Dün saçımın içinde kaybolan tokayı bulmuştum. Gülümsedim kendi kendime. Ama hala kafamdaki ağrı devam ediyordu. Elimi kulağımın arkasına doğru götürdüm ve boynumu tuttum. Tam orası, bütün boynumun ve başımın ağrımasına neden oluyordu. Küçük bir kitle fark ettim. İlk başta sivilce sandım. Ergenlik döneminin verdiği boktan olaylardan birini yaşadığımı düşündüm. Ama sonra sivilce gibi gelmedi. Daha büyüktü. Kocaman deri altı sivilcelerim çıkardı hep ama bu çok farklıydı çok çok. Kafamı o tarafa çeviremiyordum. Canım acıyordu. Bir yandan karnımın senfonisi, bir yandan baş, boyun ağrısı, bir yandan yalnızlığım. Aralarında anlaşmış gibilerdi. Hepsi bir arada. Bir anda..
Sonra şizofren olduğumu düşünmeye başlamıştım. Yazıyı okuyordum. Ama sanki anlamlarını bilmiyordum. Aradığım şeyin orada olduğundan adım gibi emindim. Ama okudukça yabancılaşıyordum kelimelerden. Bulamıyordum aradığımı. Tam o sırada sigaram geldi aklıma. Derdime şu anda çare olacak tek şeydi sigaram. Param olmadığında terk ediyordu beni ama yine de söz geçiremiyordum kendime. Seviyordum sigaramı her şeyden çok. Doğruldum yataktan. Çantamı açtım. İçinden sigara çıkardım. Sonra çakmak aradım çekmecelerde. Çakmak ararken meditasyon dvd'si gördüm. Yapmayalı uzun zaman olmuştu. Bir ara yapmalıydım mutlaka. Rahatlamaya ihtiyacım vardı. Sonunda çakmağı bulmuştum. Masamın üzerindeki kalemliğin içerisinde saklambaç oynuyordu benimle. Sobelemiştim pembe çakmağımı.
Sonra aklıma ailemin sigara kullandığımı bilmedikleri geldi. Odamda rahat rahat içemeyecektim. Ön balkona gittim. Giderken pikemi peşime takmıştım. Bu saatlerde soğuk oluyordu buraları. Balkona gittim. Sonra gökyüzüne baktım. Bulutları bi'şeylere benzetmece oynadım. Güzel şeyler gördüm. Ama bunlar pek uzun sürmedi. Güzel şeylerin hemen arkasından gelen korkunç şeyleri gördüm. Korkmuştum gerçekten.
Belimin ağırdığını fark ettim. Sandalye çektim balkonun en köşesine. Kafamı tekrar bulutlara çevirdiğimde, bütün bulutlarımın bozulduğunu gördüm. Bulutlar bile beni yalnızlığa mahkum etmeye yemin etmişlerdi. Birkaç dakika oturdum sandalyede. Elimi cebime attım. Sigaramı çıkaracaktım. Ama sonra annemin geceleri sürekli uyandığı geldi aklıma. Ön balkon çok tehlikeliydi. Annem uyanınca hep mutfağa gelir, salça ekmek yer, balkonda sigarasını içer ve tekrar uyumaya gider. Elim cebimde, düşünceler ağrıyan beynimi kemirirken, öbür balkona gitmeye karar verdim. Penceremden atlayınca arka balkona ulaşıyordum. Annemlerin balkon kapısı açık değildi ve annem uyandığında odamın kapısı kapalıysa girmezdi. O halde bende ışıkları ve kapıyı kapatıp balkona atlamalıydım. Sigara  krizim gelmişti. Derhal içmeliydim. Odama doğru yürüdüm. Kapımı yavaşça kapattım. Işığı söndürdüm. Sonra usulca pencereyi açtım. Annemlerin odası hemen yan odaydı. Bütün sesler gidiyordu odalarına. 1100 ve samsung E250 kullandığım dönemlerde nöbetleşe bağırıyorlardı bana. "O telefonu bırak artık elinden." diye.
Atladım balkona sonra. Sigaramı içmeye hazırdım. Çakmağı çaktım. Bir kaç defa hemde. Yanmamakta ısrar ediyordu. İçi doluydu. Neden yanmadığına anlam veremiyordum. En sonunda çok sert bir şekilde çaktım. Yanmıştı. Dayanamamıştı sertliğime. Yaklaştırdım ağzımdaki sigaraya doğru. Yanma sesi geldi sonra. O ses beni her zaman rahatlatıyordu. Çektim dumanı içime. Özlemiştim. Birkaç saat olmuştu içmeyeli. Ama özlemiştim işte. Sigaramı birkaç defa daha içime çektim. Sonra bir soğukluk hissettim. Sol ayağım üşüyordu. Çorap tek ayağımda olduğunu unutmuştum sigara yüzünden. Hızlı hızlı içmeye başladım. Sigaranın ateşi uzun olmuştu. Daha ateş sönmeden içime çekiyordum sigarayı. Başımı döndürmüştü. Sarhoş olmuştum. Gözlerimi kapattım. Açtığımda sonuna gelmiştim. Keş havasında izmariti baş ve orta parmağım arasında sıkıştırdım. Usta bir hareketle olabildiğince uzağa fırlattım. Hiç vakit kaybetmeyip odama girdim. 2. sigaramı alıp çıktım yine balkona. Bunu yavaş yavaş içecektim. Zevkine varacaktım. Her çekişimde farklı şeyler düşünecektim. Dumanın içimde süzülüşünü hissedecektim.
Çakmağımı çaktım. Yine yanma sesiyle gülümsedim. Sonra çektim içime. Ciğerlerime doluşunu hissettim. Sonra yere oturdum. Sırtımı duvara dayadım ve evimin otoban girişinde olmasından faydalandım. Karanlık, çok sessiz gecenin içinde, araba seslerini dinliyordum. Beni rahatlatıyordu. Her arabayla başka bir yere gittiğimin hayalini kuruyordum. Ben uzaklara gitmişken, gülme sesleri duydum. Bir grup genç, sesli gülerek, sessiz ve ıssız sokaklardan geçiyordu. Kızmıştım onlara. Gideceğim yere daha varamamışken, bölmüşlerdi hayallerimi. Ama sonra onlarla gideceğim yere gitmeyi düşündüm. Duyduğum rahatsızlık, bir anda yerini heyecana bırakmıştı. Sanki o gençlerle ben yürüyordum sessiz sokaklarda.
Çok çok uzaklaştık buralardan. Sonra sesler bitti. Benim hayalimde bitti. Sigaramda bitmişti. Daha fazla üşümeden girdim içeriye. Yatağıma uzandım. Sonra her şeyi düşündüm. Öleceğimi, kardeşlerimi, okulumu.. Bir anda kendimi bir sahnede buldum. Ölüm provası yapıyordum. Salon bomboştu. Sadece ben vardım. Ama mutluluğum yüzümden okunuyordu. Her ne kadar ölüm provası yapsam da.
Saate baktım. 4 olmuştu. Pek bir şey kalmamıştı. Ama yatağıma gitmek zorundaydım. Yarın benim için çok yoğun geçecekti. Uzandım yatağıma. Tavana baktım. Biraz düşündükten sonra yalnız olmadığıma, asla olmayacağıma karar verdim. Söz verdim bu gece kendime...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder